Süper Ligin dört büyük takımının başkanları Habertürk TV kanalında buluştu. Başkanların yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şu şekilde:
Ahmet Nur Çebi: “Sponsor gelirleri çok az, taraftar sayısı az. Bu kadar büyük bir ekonomi yoktu ortada, 20-30 sene önce kulüpleri yönetmek daha kolaydı. Taraftar; iyi oyun, iyi stat, konfor istiyor. İşin ekonomisi büyüdü. Bitmeyen yayın ihalesi sorunlarımızdan biri. Kulüplerin gelirlerinin erozyona uğradığını görüyoruz. Bu konuda federasyonun bize katkı vermeye çalıştığını biliyorum. Onları suçlamak da doğru değil. Federasyondan taleplerimize yanıt alıyoruz, sayfalarca cevap geliyor ama olumlu yanıt alamıyoruz. İstek ve taleplerimiz yerine getirilemiyor. Federasyonun da bu durumda çok suçu yok. Yayıncı kuruluşun yarattığı ortam sıkıntılı. Federasyon elinden geleni yapıyor ama sonuç yok. Bu rakamlar bizi çok yoruyor. 400 kere de olsa kapılarını çalacağız. Sanki biz TFF’ye gidip bir şey söylediğimizde kavga ediyormuşuz gibi hava yaratılıyor. Bizim konuştuklarımız medyaya yansısa sorun yok. Konuşmadıklarımız da olmadığı şekilde yansıyor. Bu da bizi üzüyor. Bazı istihbaratları tam yapmıyorlar ve ertesi gün yazılanlar üst kurulu da inceletebiliyor. Kulüplerin en büyük derdi para ve yapılan fedakarlıklar hududu aşınca bizi üzüyor ve yoruyor. Yayıncı kuruluş rakamı indirdi gerekçe olarak da pandemi önümüze konuldu. İlk iki sene sorunsuz yürümüştü. Son iki sene pandemi gerekçe gösterilerek ortaya bir tablo çıkartıldı. Bu tablo bizi yoruyor. Bu dönemde daha çok desteğe ihtiyacımız varken, yayıncı kuruluşu destekleyen taraftar olmak bizi iki kere darbeliyor. Federasyonun bu konuda uğraştığını kabul ediyorum ama sonuç alınamaması bizi üzüyor. Sonuç alınamadığı zamanda yazıp çizmemiz, itirazda bulunmamız doğal bir süreç. Bu konuda taviz vermek istemediğimizi de ifade ettik. Çünkü bu mağduriyet. Aslında desteklenmemiz gereken bir dönemdeydik. Yayıncı kuruluş desteklemiyorsa, keşke federasyonun ve ya Spor Bakanlığı’nın elinde bir kaynak olsaydı da bize destek olsalardı. Pandemi başlayınca seyircisiz oynuyoruz, hükümet, devlet bize para versin kulüpleri ayakta tutalım sonra satılacak biletlerden mahsup edersiniz dedik. Fikir olarak beğenildi ama icraat yok tabii.” dedi.
Burak Elmas : ”Bir oyuncumuzun transferi konusunda başka bir kulüple davamız var. İtirazımızı yaptık ve problemli davranışlar konusunda görüşmemiz var. Avrupa çözdü ama TFF’yi bekliyoruz. Avrupa kupasında oynatmamız gereken oyuncu konusunda bize izin vermedi. Neden, çünkü bu akşamki konuşmayı bekliyorlar. Galatasaray Spor kulübü bu yayında ne diyecek onu bekliyorlar. Bu görevi layığı ile yapmalarını bekliyoruz. Naklen yayından kesiyoruz ama oyuncularınkinden de kesiyoruz diyen yok. Bankalarla yaptığımız anlaşma gereği, bankalarla yaptığımız anlaşmada vergilerden sonra ödemeler var. Vadeler birbirine uymuyor. Vergi artışı oldu, oyuncu vergilerini biz ödüyoruz. Ben kimsenin bunu düşürün dediğini duymadım. Madem biz kulüplerle birlikte çözeceksek o zaman TFF’nin görevi ne bunu tartışmak lazım. Yabancı sınırı konusunda bütün kulüpler mutabık. Bu karar kulüplere rağmen ve samimiyetsiz ce alındı. Son dönemin en iyi milli takımı başarısız oluyorsa bunun sonucu yabancı kararıyla bize dönemez. Sen Avrupa Şampiyonası’nda başarısızsın diye yabancı kuralı getirilemez. Bugün Fransa şampiyonunda 3 Türk var, Premier Lig’de oyuncular var. Geçmişte yoktu bu. Milli marş okunmuyormuş. Etiyopyalı atlet milli formayla başarılı olunca herkes mutlu, bizde milli marş okunmuyormuş. Bizim niyetimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Ama şu anda üzüm yok, bağcı ortada dolaşıyor. Böyle bir sıkıntımız var. Avrupa’da zaten Türk futbolunun derecelerine bakarsanız ortada. Sahada başarı yok. Sürekli kulüpler birbirleriyle kavga ediyorlar. Oyuncumuza verilen cezalardan dolayı itiraz ediyoruz, ceza alıyoruz. Ses çıkar, kulübünü savun hak mahrumiyeti versinler. E sorun ne oldu? Sorun 3 hafta sonra yine geliyor. Orada oturup konuları çözmemelerinin bedeli Türkiye’deki stres oluyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş şampiyonluğa yürürken hakem konusunda veya federasyonda alınan kararlar nedeniyle biz kavga ediyoruz. Hakkaniyetli bir sistem olsa bu kavga olmayacak. Türkiye gerilmeyecek bu kadar. Türkiye’yi germeye de hakları yok. Biz burada sayın başkanlarla aynı fikirdeyiz ve bu artık idare edilecek bir sistem değil. Şeffaf çözeceğiz. Kapalı kapılar ardında değil. Biz federasyonla yaptığımız hiçbir toplantıyı zabıt olmazsa yapmayacağız. Kapalı kapılar ardında başka, dışarıda başka konuşmalar oluyor. Biz gizli bir şey konuşmuyoruz. Rakamlarımız açık. Ne kadar borcumuz olduğu açık. Şeffaf şekilde her şey biliniyor. Hadi gelin bunları da şeffaf konuşalım. Bizim hedefimiz bu. Sonucu da ne olursa olsun. Dirayetli davranacağız cesur olmazsak bu işin Türkiye için, Türk sporu için iyi değil.” dedi.
Ali Koç : ”Kulüpler Birliği olarak bir irade koyduğunuzda bunu yapmanız çok kolay. Nasıl protesto olmuştu maçların ilk dakikasında hiçbirimiz oynamadık. Onu da haklı bularak yayıncı kuruluşu haklı bulan argüman olarak gösteriyorlar. Kulüpler birliği anlaşırsa maça çıkmama konusunda UEFA-FIFA bir şey yapamaz. Çok çok 3 puan silerler o kadar. TFF’nin bir yöneticisi bir yöneticisi bazı kulüpleri arayıp niye Ali Koç’un suyundan gidiyorsunuz deme cüreti gösteriyor. Bir Ali Koç antipatisi de var, olsun devam etsin. Biz iradeyi koyarsak yapabiliriz. Son 4 senede Avrupa’daki ilk 5 ligin yayıncı gelirleri %7.5 artmış. Türkiye’de ise %27 inmiş. Biz neden her sezon bir indirimle muhatap olmak zorundayız? Bizim rahatsızlığımız; aynı gemide olmamız gereken federasyonun bu konuda zaman zaman yayıncı kuruluştan bile daha çok yayıncı kuruluşu savunuyor olması. Bunların nedenlerine girersek tartışmalar bambaşka yerlere ulaşabilir. İhaleye fesat karıştırma konuşulur ama öyle bir şey yaptıklarını düşünmüyorum. Galatasaray ve Kasımpaşa kulübü bildiriye imza atmadılar. Biz imzaladık. Şartlı olarak imzaladık. Avro deli gibi artıyor. Pandeminin verdiği etkiler var. Ligden düşme kalkınca pasta 21 takıma bölündü. Her sene hiçbir ödeme vaktinde yapılmıyor. Son 5 sezonda Dolar yüzde 129, Euro yüzde 50 artmış TL’ye karşı. Kur sorunuyla karşı karşıyayız. Yayıncı kuruluş pastayı küçültüyor, bilet satamıyoruz. Düşme kalktığı için pasta 21 takıma bölündü. Bir de bunun üstüne vergiler yüzde 40’a çıktı. Siz yayıncı kuruluşun haklarını savunurken, medya yoluyla paylaştınız mı? Bizim haklarımızı savunacak ziyaretler yaptınız mı? Yapsaydınız anlatırdınız. Yayıncı kuruluşu bu kadar sahiplenirken bizim haklarımız niye savunulmuyor? Her sene aynı şeyi yapıyoruz. Bıçak kemiğe dayanana kadar ödemeler durduruluyor. Geçen seneden kalan ödemeler var, önümüzdeki sezonun ödemesi yüzde 25 ödenmesi gerekiyordu rakamda anlaşılmadığı için ödenmiyor. Geçen sezon paraları alamadık, ligler başladı sus payı gibi ödeme aldık ve liglerin 5. 10. haftasında hala o sezonun yayıncı bedelinin müzakereleri devam ediyordu. Biz bunu ciddiyetten uzak bir tavır olarak görüyoruz. Federasyon masaya vursaydı iş buralara gelmezdi.” dedi.
Ahmet Ağaoğlu : ”Karşılaştığımız sorunların kaynağı biz kulüpleriz. Biz MHK ile ilgili sorunları dillendiriyoruz ama yıllardı kurulların yapısı bu şekilde. Bu sorunlar bugün çıkmış bir sorun değil. Aynı adresi paylaşmışsanız ya da iş ilişkiniz varsa FIFA’ya göre görevi bırakmanız lazım. Özellikle Fenerbahçe ve Göztepe ile küçük bir şey istedik. Rezerv takım uygulaması istedik. U19’daki mücadele düzeyiyle, Süper Lig’deki mücadele düzeyi aynı mı? İsmi ‘Gelişim Ligi’, ama oyuncunun gelişmesi mümkün değil. Sayın başkanın yüzde 78 ifadesiyle yola çıkmak istiyorum. Eğer ülke futbolunun yüzde 70’ini teşkil eden kulüpler bizlersek, ortada da sorun ve sıkıntı varsa, onun yüzde 78 sorumlusu olan kulüplerin başkanları olarak oturuyoruz burada. Tabii ki rakibiz sahada. Rekabetin de fair-play kuralları çerçevesinde olması gerekliliğini düşünürsek, sahaya yansıması için yüklenmiş olduğumuz sorumluluğun da gereğini yerine getirmek zorundayız. Sorunlar hepimizin. Bu sorunlarda bizim de payımız yadsınamaz. Ekonomik olarak düşündüğümüz zaman. Dünden bugüne olan değil yılların problemi. Kurullar, MHK, Tahkim Kurulu, PFDK cezaları. Çarpıklık kişilerde değil. Çarpıklık sistemde. Kişileri değiştirerek veya mevcut üyelere yemin ettirerek, oradaki değişikliklerden birisi de o yani. Yemin etmedikleri için tarafsız olmuyorlar. O yemini tek ayak üstünde mi yaparsınız, çift ayak üzerinde mi yaparsınız orası beni ilgilendirmez. Son 3 sene içinde 4 MHK Başkanı değişti. Tartışmalar sona erdi mi? Yok. Arıza motorda, siz lastik değiştiriyorsunuz. Premier Lig’de hakem hata yapıyor. Hakem eleştiriliyor, sistem değil. La Liga’da aynısı. Algoritmik bir sistem ve yapay zeka bir sonraki maçın hakeminin kim olacağını belirliyor. Artık orada kimse hakemin neden atandığını konuşmuyor. Bu sistem bazılarının işine geldiği için, bazılarının işine gelmediği için ve bizler tarafından desteklendiği için… Dediğim gibi bağımlı olsun ama bana bağımlı olsun. Yıllar içerisinde bu sistemin mücadelesini vermemiz gerekirdi. Bu sorunu bugüne kadar biz taşıdık. La Liga’da hakemin hatalı kararı sadece hakem hatası olarak değerlendiriliyor. Bizde hakemden başlıyor, federasyon başkanına kadar giden eleştiri yumağı. Çünkü hepsi birbirine bağlı.” dedi.