Fatih Terim mi? Okan Buruk mu? Hangisi olmalıydı?

A Arda B

Merhaba değerli dostlar. Öncelikle yazıma hoş geldiniz. Bunun için de teşekkürlerimi sunuyorum.

Gündem malum..

Twitter öyle bir mecra haline geldi ki bir anda Galatasaray veya X takıma 3 teknik adam geliyor, 1 gün sonra hepsi gündemden aynı hızla çıkabiliyor. Herkes ‘duyumcu’ herkes gazeteci..

Radyospor canlı yayınındayken Okan Buruk ile anlaşıldığını öğrendik: Caner Aydaş ve Vedat Parlak ile birlikte değerlendirdik.

Geçtiğimiz hafta bir görüşümü tweet olarak atmıştım. Radyodan takip edenler varsa orada da ifade etmiştim. Okan Buruk mevcut şartlarda, kulübe maddi hasar vermeden yapılabilecek en iyi yerli transferlerden bir tanesi diye. Tabi Fatih Terim’in de tekrardan Galatasaray’a gelmesine okey verenlerdendim. En azından gelirse kötü olmaz diye düşünenlerdendim ancak kafamda hep bir soru işareti vardı.

İki farklı profil, iki farklı futbol aklı, bu yeni yönetim ile birlikte neler yapabilir neler yapamaz? Bunları istişare edebileceğimiz bir yazı olacak.

Marco Rose olayına gelecek olursak; Rose hakkında da Galatasaray’a gelirse başarısız olabilme ihtimalini ve bu başarısızlıktan sonra Galatasaray’ın bir tazminat sürecini Torrent’in üzerine bir kez daha kaldıramayacağından bahsetmiştim. Evet, gerçekten Rose önemli bir teknik adam ancak defansif yönde oynattığı oyun Galatasaray’a ‘bana göre’ yeterli olmayacaktı ve zaten ben de maliyetten önce bunu ifade etmiştim.

Şimdi… Okan Buruk ile anlaşıldığı söyleniyor. Henüz resmi bir açıklama gelmedi ancak tüm haber kurumları ve bu kurumlarda çalışan önemli gazeteciler bu haberi teyit ettiler. Bu yüzden bunun üzerinden ilerleyeceğim.

Öncelikle hayırlı olsun..

Peş peşe Haziran seçimlerinden çıkan ve bir türlü istediği gibi bir süreç geçiremeyen, bilhassa geçen sezon felaketti, bir Galatasaray var elimizde. Elbette bu süreçten böylesine büyük bir camianın çıkacağını umut ve tahmin ediyorum fakat Fatih Terim’in yüz binlerce taraftar tarafından takımın başına tekrardan geri çağırılmasına da pek bir anlam veremiyorum..Veremedim..

Neden?

Fatih Terim’in ne kariyeri tartışılır ne de teknik adamlığı. Fatih Terim Türkiye’nin yetiştirdiği, bazıları taktik bilmiyor dese de, en özel ve en büyük’ teknik direktördür. Bunu ben değil rakamlar ve istatistikler söylüyor. Bana göre öyle mi? Tam olarak değil ancak bunu tartışacağımız yer burası değil. Çünkü ben futbola başka yönden bakan bir spor severim. Ancak başarılarına çok büyüüük saygım var.

Biz gelelim neden Fatih Terim çağrısının ‘bana göre’ yanlış olduğuna..

Bakınız..

Fatih Terim, bu kulüple birlikte inanılmaz işlere imza atmış, takımın sembolü haline gelmiş, dünya çapında emsal gösterilebilecek başarılara ve duruşa sahip bir teknik adam. Fatih Terim’in en son Galatasaray’dan ayrılırken attığı tweet’i hep beraber görmüştük. Sahi ya neydi o tweet?

“İlk imzam, son imzam..”

Bakın değerli dostlar; bu çok açıklayıcı, iddialı ve sözünün arkasında durması gereken bir duruştu. Fatih Terim bu sözü söylerken aslında şunları da söylüyordu:

“Beni bu kadar fazla yoran, istediğinde git, istediğinde gel diyen herkese dargınım. Bir yola beraber çıktık, benim arkamdan iş çevirdiler ben de bu ayrılık mesajını uygun gördüm..”

Tam olarak bunları demese de tüm parçaları bir araya getirirsek bunları ima ettiğini düşünüyorum İmparator’un..

Tabi taktik, disiplin, saha içinden konuşmadan önce böylesi ‘taze’ bir ayrılıktan hemen sonra sadece taraftarın bir bölümü çağırıyor diye Fatih Terim göreve getirilmemeliydi ve öyle de olmuş gibi görünüyor. Peki gelse idi ne olabilirdi? Onu konuşalım..

  1. Fatih Terim mevcut yönetimin sağlayacağı 30-40 milyon avro ile kimine göre yine önemli işlere imza atabilir, Galatasaray’ın Avrupa’sı olmayan bu sezonunda takımı rahatlıkla şampiyon yapabilirdi. Doğru..Olabilir..
  2. Bu işi ondan daha iyi yapabilen biri olmadığı görülerek taraftarın büyük bölümü kendisini takımın başına davet etti ve yönetime mesaj gönderdi. Bu şekilde takımın başına gelmek kendisine ‘ciddi bir baskı’ yaratabilir, eskisine göre daha çok yorulduğu bu ortamlardan ‘illallah’ edebilirdi, ki bana göre etmiş vaziyette şu anda., tekrardan kötü bir ayrılık yaşayabilirdi.
  3. Yönetim… Evet yönetim baskı altında kalabilir, son dönemde Fatih Terim’i istemeyenlerle ters düşebilir ve olası bir başarısızlıkta koltuklarından olabilirlerdi veya ciddi polemiklere maruz kalabilirlerdi. Belki de Okan hocayla da aynıları olacak.. Bilemeyiz ki..
  4. Hepsinin tam tersi mutlu bir son olabilir, Galatasaray iki sene üst üste şampiyon olabilirdi.Buraya kadar doğru mudur?

Şimdi, efendim bunların hepsini senaryolar çerçevesinde yazdık-çizdik. Bunların hepsi somut olarak elimizde olan ‘gerçek’ donelerdir. Biz bunlar üzerinden değerlendirmeler yapmasak da bu işin psikolojik boyutunun olduğunu, Türkiye’de saha içinden daha çok magazinle bu işlerin ilerlediğini, artık günümüz çağında sosyal medyanın bu işlerde %100 etkili olduğunu adımız gibi, maalesef ki biliyoruz.

Saha içi konuşsak zaten buraya kadar bunları yazmakla zaman kaybetmezdik.

Fatih Terim bu takımın başına ‘berrak’, kafası ‘boş ve diri’ olarak gelmesi halinde ANCAK VE ANCAK BAŞARILI olabilir. Bu bana göre nettir. Bu baskı ve kaos ortamında FATİH TERİM de olsanız başarılı olabilme ihtimaliniz bana göre yok ki hoca da bunu düşünmüş olsa gerek, en sonki 27 milyon avro bütçe harcamasından sonra gelen başarısızlık, her ne kadar Avrupa’da başarı gelse de, kendisini ve camiayı tatmin etmemişti.

Fatih hocanın Galatasaray üzerinde olumlu yönde etkisi olacağını düşünenler tam da bu dediğim gibi olacağını düşünerek yazdılar ve hocayı takımın başına davet ettiler. Ancak olay tamamen bundan ibarettir. Fatih Terim bu mental ile Galatasaray’ın başına gelseydi hem Galatasaray kaybeden olabilirdi hem de taraftar…. Bu benim şahsi fikrimdir. Katılır mısınız bilmiyorum..

Ha.. , hocanın Galatasaray’da her zaman yeri hazırdır.. Kimine göre asıl olan Galatasaray’dır.. Doğrudur.. Öyle olmalı zaten ancak böylesine bir efsaneyi de bu kadar kolayca hafife alarak yorumlayarak geçiştirmek de son derece saygıdan uzak bir davranış. Saygı gösterilmesi gereken, son 50 yılda gelmiş belki de en büyük Galatasaraylıdır kendisi. Kimsenin buna itiraz edeceğini de düşünmüyorum.

Gelelim Buruk hocama..

Referansları sağlam..

Yaptıkları ortada..

Genç, dinamik.. Rose gibi, Mark gibi Hanns gibi milyon avrolar istemez!

Yapabilecekleri kısıtlı değil.. Başarıya aç..

Kendi camiası ve ilk büyük kulübü..

Yok mu örneği?

Sergen Yalçın ilk senesinde oldukça mütevazi kadrosuyla ne yaptı?

Okan hoca niye yapmasın?

Saha içi olarak disiplini ve tekniği üst seviyede..

Yerli oluşu basını kontrol konusunda kendisine avantaj..

Ligi bilmesi her şeyden en önemlisi…

Yok mu dezavantajı?

Elbette var..

Aynı baskı ortamı Okan hoca için de geçerli. Okan Buruk sürekli olarak ‘hazırım’ imajını verdikten sonra Galatasaray’da başarısız olursa eleştirilir ancak kim gibi eleştirilmez?… Fatih Hoca gibi..

Anlatabildim umarım..

Veya, Rose’yi getirdiniz diyelim.. Giderken ne ödeyeceksiniz?.. En az 6 milyon avro..

İşte bunların affı yok.. Artık geri dönüşü yok.

Geçen gün radyoda BDDK’dan bahsettik. Biliyorsunuz değil mi kulüplerimiz ne durumda?

İşte bu yüzden Galatasaray yönetimi gecikti.. Bunu düşünmek, istişare etmek durumundaydı.

Kendilerine göre haklılar..

Ben de eleştirdim.. Transfere, hocaya, yeni sezona geç kaldı Galatasaray diye..

Ancak Avrupa yok…

Transfer işini çözebilirse Galatasaray bu senenin en büyük şampiyonluk adayıdır.

Okan Buruk dışında yapılacak olan tüm takviyelerin ben Galatasaray’a zarar verebileceğini düşünenlerdenim.. Bunu bugün daha rahat yazabiliyorum.

Her durumda Galatasaray taraftarı Okan Buruk’un arkasında durmalı. Durursa, Galatasaray bu iki yılda yaşadığı mini kaotik ortamdan ‘hemen’, Galatasaray’ın ilkeleri doğrultusunda seri şekilde çıkacaktır. Şüphemiz yok..

Okan Buruk’un yapacakları, saha içi değerlendirmelerini önümüzdeki sezonun ilk haftalarınla sizlerle beraber youtube kanalımızda işleyeceğiz. Orada ne kadar isabetli bir karar alındığını tekrardan sizlere hatırlatmak Galatasaraylılara borcum olsun.

Ümit edelim, kalbimiz temiz, düşündüğümüz gibi; öyle olsun…

Sevgilerimle, 

Atilla Arda BORA