Fenerbahçe Başakşehir maçının saha içi beklentileri

Fenerbahçe - Başakşehir maçının şifreleri

Fenerbahçeli dostlarım son yıllarda kadro mühendisliği konusunda çok ama çok çektiler. Hep iyi isimler alındı diye “yutturuldu” ve transfer olan oyuncuların ‘bana göre’ %60’ı bugün itibariyle Fenerbahçe formasını haketmiyorlar. Vitor Pereira’nın da takımdan gitmesinin hiç bir şekilde takıma olumlu yönde yansımayacağını defalarca anlatan biri olarak bu konulardan konuşma hakkına sahibim diye düşünüyorum. Önemli olan vizyondu ve sayın başkan bu vizyonu Fenerbahçe’ye getirdiğini sanıp sürekli olarak geçmişte yapılan hamleleri tekrarlayarak krizden çıkacağını düşünerek hareket etti. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Fenerbahçe bugün, rakiplerine göre 9. yılında yine şampiyonluktan uzak bir şekilde bir sezon geçiriyor.

Şimdi geçelim bunları. Günümüze gelelim. Başakşehir maçı Fenerbahçe için çok önemli. Eğer ikincilik yolunda ciddi bir arzu, istek varsa bu maç kazanılmalı!

Şunu da belirtiyorum, tekrar altını çizeyim. Saha içerisindeki oyuncu karakterleri teknik heyete de yardımcı olacak! Sahada Fenerbahçe formasını giyiyorsanız, yetenekleriniz sınırlı olsa bile sonuna kadar mücadele etmek durumundasınız. “Ben buyum, koşmam. Ben zaten her maç oynarım..” Geçiniz. Bu işleri bırakmamız gerektiğini bu transfer döneminde Fenerbahçe ile adı anılan Diego Costa başlığı altında twitter’da yazdım. Fenerbahçeli bir dostum da diyor ki: “Anca bize salla Atilla abi..” Evet, bunlara alkış tuta tuta bakın takımınız ne hale geldi. Siz sustukça bu takım bu şekilde yönetilmeye, bu tarz oyuncularla sahada temsil edilmeye devam edecek!

FENERBAHÇE BAŞAKŞEHİR’E KARŞI NASIL BİR KADRO İLE ÇIKMALI?

Fenerbahçe’nin dörtlü savunma ile oynayacağını biliyoruz. Hafta içerisinde İsmail Kartal, idmanlarda farklı şeyler denese de sahadaki oyuncu grubunun bunu hemen uygulayabileceğini düşünmüyorum. Tabi bu benim genel fikrim. Özellikle Crespo, Ferdi, Valencia, Atila ve Zajc gibi oyuncu tiplerinin takım içerisinde olması, sonradan takıma giren oyunculara ilham kaynağı olmalı. Mesut hakkında bir kelime yazmadım. Yazmam da. Söyleyeceklerimi ‘Prime Mesut’ dediğiniz dönemde söyledim ve hala arkasındayım. Belli ki benim söylediklerimi yönetim de yavaş yavaş görmekte. Mesut ile iş-güç olmaz. Bunu artık futbol aklımıza sokmamız gerekiyor. Orayı geçiyorum ki zaten kendisi bu maçta oynamayacak.

4-4-2 gibi bir diziliş ile maç içerisinde formasyon değişikliğine gidecek bir İsmail Kartal Fenerbahçe’sini beklemek son derece normal olacaktır. Kimine göre 4-2-3-1 gibi oynayacak bir Fenerbahçe olacak ancak ben öyle olacağını hissetmiyorum. Çünkü ben Serdar’ı pek beğenmesem de tek başına değil ikili forvet ile başarılı olabileceğini düşünüyorum. Başakşehir’e karşı bu şekilde bir ofansif bir kadro ile çıkmak bir çoğunuza göre intihar olabilir ancak Fenerbahçe’nin bu maçı kazanması bana göre ancak ve ancak bu şekilde, oyuna ve hücumda pozisyon zenginliğine sahip olarak olabilir. Ha, aksi halde Fenerbahçe normal şekliyle klasik oyun formatını bu maçta sergilerse KENDİSİNE GÖRE DAHA HAZIR VE PAS OYUNUNU DAHA İYİ OYNAYAN Başakşehir bence bir adım öndedir. Programda da belirttim.

RAKİBİ ŞAŞIRTICI BİR 11 İLE OYNAMAK TAKIMI VE TARAFTARI AYAĞA KALDIRIR!

Fenerbahçe orta alanda savaşacak ve alan daraltacak oyuncularla sahada olmalı, evet. Ancak Fenerbahçe’nin üretken olabilmesi için genelde Fenerbahçe üzerine konuştuğum formasyon ile sahada olması gerekecek. Peki Fenerbahçe bunu uzun vadede nasıl yapabilir? Fenerbahçe’nin hücum ağırlıklı bir kadro ile sezonun geri kalanında sahada olması için çok mu geç?

Bence hayır..

Aşağıda belirttiğim formasyon üzerinde çalışılırsa TAKIM HALİNDE YAPILACAK SAVUNMA taktik idmanlarda iyi bir şekilde uygulanması halinde bam başka bir Fenerbahçe izleyebiliriz. En azından taraftarın seveceği bir oyun izletilebilir. Özellikle Mesut gibi oyunculardan takımı bir an önce temizlemek ilk adım olacaktır.

Bakın değerli dostlar; Sosa, Pelkas, İrfan ile orta dörtlü belki oyuncu kovalama konusunda sorun yaşatabilir ancak bu formasyon üzerine düşülürse kreatiflik açısından Fenerbahçe orta alanda gün geçtikçe, 90 dakika kondisyonuna ulaşılırsa çok can yakan bir takım haline gelebilir. Szalai gibi bir oyuncun 1. bölgende oyun kurucu.. Sosa 2. bölgede, en azından 65 dakika işini görebilecek seviyede… Sağ ön tarafta içe kat eden bir İrfan, ve sol tarafta yine ters ayakla oyun kurma özelliğine sahip sapa sağlam bir forvet! Pelkas..

Crespo, Jae, Ferdi gibi savaşçı oyuncularla alanları kapatmak üzerine yapılacak, pas oyununu her geçen gün kaliteli hale getirecek bu 11, bana göre Fenerbahçe’nin bu sezon ki hücumcu kimliğini tüm Türkiye’ye gösterebilir. İleride Valencia ve Serdar’ın yaratacağı boşluk ve pasifize edeceği savunma oyuncuları Fenerbahçe’nin eskisinden daha fazla pozisyona girmesini sağlar.

BU KADRO İLE ÇOK GOL YENİR Mİ?

Eğer oyunun tek yönüne ağırlık verilirse 5 gol de yenilebilir. Her taktiğin ve kurgunun tek yönü arızalıdır. Taktik ve profiller ofansif diye bir takımın ofans oynayacağını söylemek de günümüz futbolunda kusura bakılmasın futbol cahilliğidir. Örneğin bu kadro çok rahat geçiş de oynayabilir. Takım boyunu kısaltır, dar bir oyun benimserseniz, rakibinizi karşılayarak çok farklı sonuçlar alabileceğiniz bir formasyondur bu. Bu oyunu oynayabilmek için iyi bir kondisyon gerekir ve bunu yaratacak olanlar antrenörlerdir. Şahsi fikrim bu yöndedir.

Başakşehir’e, yani rakip analizine göre bunu anlatmaya çalıştım. Başakşehir’in her bölgede etkili bir oyunu var ancak oyuncu profilleri buna tam olarak uygun değil. Peki neden iyi sonuçlar alıyorlar?

Çünkü.. direktifler ve uygulamalar doğru. Emre hocanın elinde daha yetenekli bir ön libero olsa mesela daha farklı olurdu. Bitmiş denilen Okaka bugün ne durumda? Bunların düşünülmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bana bu kadro çok uçuk gelmiyor. Fenerbahçe denemekten yorulmuş olabilir ama doğru kadro üzerine gidilmediğini düşünüyorum. İsmail hoca üzerindeki ‘Löw’ baskısı da Fenerbahçe’nin yaptığı ‘en iyi’ kendine zarar verme yöntemidir. Bu şekilde Fenerbahçe daha çok fazla zarar görecek gibi geliyor bana. Hayırlısı olsun.

Okuduğunuz için teşekkürler.

Sevgilerimle,

Atilla Arda BORA